Hastalıklar ve Taşlar

Hangi taşların yanyana gelmesi ya da gelmemesi, taşlar hangi mineralleri taşıyor  bilmek gerekir. Hastalıklar hangi minerallerin eksik ya da fazlalığından oluşur. Hastalığın sebepleri ve mineraller çok önemlidir. Vücudunuzun herhangi bir yerinde kangrene sebep olacak bir yara oluştuğunda ya o yarayı pansuman ederek bütün vücudu sarmasına ve ölüme sebebiyet olmasına seyirci olursunuz ya da yarayı keser ve yaşama devam edersiniz. Kısacası benimde yaptığım budur. Önce hastalığın sebebini araştırarak bu hastalığa hangi taşların iyi geleceğini ve kişiye özel taşların sayıları ve enerji yüklemelerini çalışarak başarıya ulaşıyoruz. Sayılar, çakralar ve mineraller çok önemlidir. 2008 den bu yana guatr-nodül=1 ay, kansızlık=20 gün, bel boyun fıtığı, romatizma ağrıları, karpal tünel rahatsızlığı=3 hafta, migren=bilekliği takar takmaz=ur miyom kist ve egzama sedef=1 ay bu tarihler 2008 yılından beri  kişilerden gelen olumlu  istatistiklerin sonuçları doğrultusundadır.

Burada hastalıkların sebepleri ve belirlenen taşların sayıları, taşların dizilişi çok önemlidir. Kişinin ay-gün çok önemlidir. Lütfen bilinçsiz taş kullanmayın. Ayrıca buradaki taşların hepsi kullanılmaz, mineraller önemlidir.

ARTRİT ROMATİZMA HASTALIĞI
TNFtümör nekrose faktörü Alpha ve interlökin faktörü kemik yapısını bozar. Kıkırdak dokusu bozulur. (d mord) ve(cox) aspirin v. b. ilaçlar kullanılıyor. Sodyum tetra borat dekohidrat emniyetli tamamlayıcı bir formdur. osteoartrit ve romatoid artrit tedavisinde tavsiye edilir. Bor sağlık açısından da önemli bir mineraldir. Fosfor, magnezyum, kalsiyum mineralleri ile D vitaminin vücutta korunmasına ayrıca diş ve kemik sağlığının korunmasında katkıda bulunur. Bor minerali migren, kanser tedavilerinde, prostat kanserinde, kas yapımı, östrojen, testosteron, osteoproz, hafıza kaybında, baş dönmesinde, menopoz alerjik, kemik ve artritte, beyin kanserinde çok önemlidir. önce bu minerali taşıyan taşları buluyoruz.

BEL BOYUN FITIĞI
İyi bir sonuç almak için hastalığın sebeplerini bilmek lazımdır.

BEL FITIĞI
Bel bölgesindeki omurilikten sağlı ve sollu olarak çıkan sinir kökleri bacaklarımızın ve genital organlarımızın hareket ve duyusunu sağlamaktadır. Beş omur ve omurlar arası diskler ile birlikte sakrum(sağrı kemiği)üzerinde yerleşen bel bölgesi, omurganın boyundan sonraki en hareketli bölgesidir. Beldeki hareketin büyük çoğunluğunu 4. ve5. bel omuru ile sakrum kemiği arasındaki eklemler oluşturur. Omurlar arasındaki diskler içi jelatinimsi kıvamlı bir sıvı dış kısmı ise fibrotik bantlardan oluşan liflerden oluşur. Tekrarlayan hareketler, aşırı zorlanmalar, duruş bozuklukları ve uygun olmayan pozisyonlarda yapılan fiziksel aktiviteler dış kısımdaki onuluş fibrozis adı verilen kuşakta yırtılmalara yol açar, yırtılma onuluşun iç liflerinden başlayarak dışarıya doğru uzanır. Bunun sonucunda jelatinöz sıvı madde dışarıya doğru fıtıklaşır ve o bölgedeki bağları zorlar, etraftaki dokulara baskı yapar. Hastalık daha da ilerleyince bacağa giden siyatik sinirini sıkıştırır, daha çok genç ve orta yaşlarda görülür. İleri yaşlarda ise bel kireçlenmesi ile birlikte görülür.

BOYUN FITIĞI
Boyunda 7 adet omur cismi bulunur. Her omurga arasında yastıkçık dediğimiz kıkırdaklar mevcuttur. Bu kıkırdak yapının çeşitli nedenlerden dolayı (travma, duruş bozukluğu, stres v. s.. )   yırtılarak, omurga içinde seyreden omurilik veya kola dağılan sinirlere baskı yapması sonucu oluşan hastalığa boyun fıtığı denir. Hastada şiddetli bir boyun ağrısıyla birlikte kola yayılan ağrı uyuşma mevcuttur. Zamanla yırtılan kıkırdak sinirlere baskı yaparsa kolda kuvvetsizlik, eğer omuriliğin kendisine de bası yaparsa tüm vücutta hareket kusurları ortaya çıkabilir. Hastalığın çok ileri dönemlerinde yatağa bağımlı hale gelen hastalara rastlanır. Bel, boyun fıtığı rahatsızlıklarında artrit romatizma da kullandığımız taşlardan bazıları kullanıldığı gibi kişinin ay, gün ve doğum yılına göre kişiye özel taşlardan bileklik yapılır. Sayılar ve mineraller farklıdır. Aynı hastalık için farklı kişilere farklı taşlar kullanabilmekteyiz.

Bel boyun fıtığı hastalığında artırt romatizma  hastalığında kullanılan taşlardan yapılan bileklik kullanılır bir çoğu oto ümyün taşlarıdır. Bu bileklikle beraber kalsit taşı da kullanılmalı dır.

KEMİK ERİMESİ OSTEOPOROZ
Osteoporoz, zaman içinde kemiklerin kalsiyum kaybederek, delikli zayıf ve kolay kırılabilir hale gelmesidir. Kemiğin iç yapısı ve kalitesi bozulur, vücudun kemik çatısı zayıflar. Dünyanın her yerinde 65 yaşın üstündeki pek çok kadın ve erkekte kalça, omurga, el bileği ve diğer kemiklere ait kırıklara rastlanmaktadır. Kalsiyum minerali taşıyan taşlar kullanılmalıdır.

BAŞ AĞRISI - MİGREN
Vücudun idare merkezi beyindir. Zira bizi hayvanlardan ayıran akıl nimetinin merkezi de beyindir. Dolayısıyla ister fiziksel ister psikolojik olsun, her türlü rahatsızlığımızda ilk önce etkilenecek olan organımız beyindir. İnsanların en fazla şikayetçi oldukları ve doktorların çare bulmakta zorluk çektikleri hastalığın baş ağrısı olması da bundandır. Üzülürüz başımız ağrır, sinirleniriz başımız ağrır, üşütürüz ya da ateşli bir hastalığa yakalanırız başımız ağrır. Kısacası vücudumuz fizyolojik ve psikolojik tüm sistemleriyle dengede olmalı ki başımız ağrımasın. Baş ağrısı ve ağrı insanlık tarihi kadar eski olan ve tıbbın çözüm bulmaya çalıştığı konulardır. Baş ağrılarının yüzde 80-90 sebebi migren ve gerilim tipi ağrılardır.   

MİGREN
Yarım baş ağrısı anlamına gelir. Çeşitli uyaranlarla(stres, açlık, tokluk, yorgunluk, peynir, çikolata v. s)orta beyin bölgesindeki hassas alıcı bölgeler tahrik edilir. Buradan salgılanan çeşitli kimyasal maddeler ise damarlar çevresini etkileyip beyin yüzeysel damarlarda önce bir daralma ve sonra bir genişlemeye sebep olarak dayanılması zor ağrının tetiğini çeker. Taşlar ay –gün-doğum tarihine ve kişiye özel enerjisi önemlidir. Kullanılan taşlar ametist, kaplangözü, azurit, malahit, Akuamarin v. b.

AKDENİZ ANEMİSİ-KANSIZLIK HASTALIĞI
Akdeniz anemisi ya da tıptaki adıyla talasemi;akdeniz ülkelerinde ki ırklarda görülen, doğacak çocuğa anne babasından  beta talasemi geninin sıratıyle kalıtımsal olarak geçen bir çeşit kansızlık hastalığıdır. Anemi oluşmasına neden olan etmen, kanda alyuvarların yapısın da yer olan hemoglobin maddesinin yapımındaki kusurdur. Demirin vücuttaki en önemli görevi hemoglobin yapımıdır. Akdeniz anemisin de, alyuvarlar hemoglobin sentezi azaldığı için içleri boş görülür. Tanı da bu görünüm ilk basamak testi olarak önemlidir. Bozulan dengeyi düzeltmek için öncelikle kemik ilği, normalin 10-15 katına kadar varabilen sayıda hücrelerin yapımına başlar. Fakat etkili olamaz. Hemoglobindeki genetik sorun hala sürdüğü için bu hücreler de erkenden yıkılır.

Alyuvarların parçalanması ile açığa çıkan demire ek olarak tedavi amacıyla yapılan kan aktarımları sonucu, vücutta demir birikir. Ayrıca yeni eritrositler için demirin emilimi de artmaktadır. Bütün bu sayılan nedenlerle biriken demir, kalp kası, karaciğer, pankreas gibi çok önemli organlara çöker ve bu yeni sorunlar hastalık tablosunu daha da ağırlaştırır.

DEMİR, kobalt, bakır  mineralinin eksikliğinden kansızlık oluşmaktadır. DEMİR fazlalığından akdeniz anemisi oluşmaktadır.

Hastalığın tedavisin de demir minerali ağırlıklı taşlar kullanılmaktadır. Kişinin ay gün doğum yılı ve sayılar ayrıca hangi taşın hangi taşın yanına geleceği ve enerji yüklemeleri çok önemlidir. Bu noktalar dikkate alınırsa 20 günde kan oranı çok düşükken çakraları ve kullanım şekline uyulursa oranlar yükseğe çıkmaktadır.  

GUATR HASTALIĞI -TİPLERİ

Boynun önünde solunum borusunu kalkan gibi örten tiroit bezinin büyümesinden kaynaklanan bir hastalıktır. Dünyada en sık rastlandığı ülke Türkiyedir. Bölgeler arasında çok farklı sıklıkta rastlanır. Karadeniz yöresinde en sık rastlanmasının sebebi beslenme alışkanlığı ve coğrafik olarak iyot azlığı olarak düşünülmektedir. Fonksiyonuna(hormon düzeyine)göre sınıflandırma.

HİPERTİROİD (Zehirli guatr, taxik guatr, tiroitoksikoz)
Guatrın tipinden bağımsız bir şekilde hormon düzeyi çeşitli derecelerde yüksektir.

HİPOTİROİD
Tiroid dokusunun yaptığı hormonun normalden az olması halidir ve oldukça seyrek görülür.

ETİROİD
Guatr vardır ama hormonlar normal düzeydedir. %90-95 oranında bu tip guatr görülür.

DOKU TİPİNE GÖRE SINIFLANDIRMA

DİFFÜZ GUATR
Tiroid dokusu tümüyle homojen olarak büyümüştür. Türkiyede en sık rastlanan tiptir. Büyüklüğüne göre1+, 2+, 3+, 4+ olarak sınıflandırılır.

NODÜLER GUATR
Tiroiddeki büyüme ur(nodül) şeklindedir. Tek veya çok sayıda ur (nodüller)oluşur. En sık ameliyat gerektiren tiptir. Nodüller hormon salgısına göre sıcak ve soğuk diye sınıflandırılır.

HAŞİMETO
Vücutta tiroid dokusuna zarar veren madde salgılanmasına bağlıdır. Ağrılıdır ve seyrek görülen bir tiptir.

TİROİD KANSERİ
Tiroid dokusundaki gelişme kötü huyludur. Davranışına ve hücre yapısına göre çok değişkendir.

Tiroidlerle alakalı kullanılan taşlar kolye olmalıdır. Kıyafetinize uymazsa iç çamaşırınızda durabilir önemli olan ay, gün doğum tarihi ve kullanım şekliyle bu rahatsızlığa 1 ay da iyileşme sonuçlarını almaktayız.  

Instagram Fotoğrafları